abdulhalim karaosmanoğlu



Feminist bakış açıları, geleneksel varsayımlara ve yaklaşımlara meydan okuyarak uluslararası ilişkiler alanına yeni içgörüler ve eleştiriler getirmiştir. Uluslararası ilişkiler içindeki feminist hareket, toplumsal cinsiyet rollerinin ve güç dinamiklerinin küresel siyaseti ve diplomasiyi nasıl şekillendirdiğini analiz etmeye çalışır. Feministler, kadınların deneyimlerini ve bakış açılarını inceleyerek, uluslararası ilişkiler teorisinin devlet merkezli analize dar bir odaklanmanın ötesine geçerek küresel sorunların daha kapsayıcı ve nüanslı bir şekilde anlaşılması gerektiğini savunurlar.
Feminist uluslararası ilişkiler teorisinin temel katkılarından biri, cinsiyetin ırk, sınıf ve cinsellik gibi diğer faktörlerle kesişimselliğine odaklanmasıdır. Feministler, kadınların çatışma, barış inşası ve kalkınma deneyimlerinin sadece cinsiyetleriyle değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve politik bağlamlarıyla da şekillendiğini savunurlar. Feministler, kesişimsel analizi uluslararası ilişkiler teorisine dahil ederek, kadınların dünyanın farklı bölgelerinde karşılaştığı çoklu ve örtüşen ayrımcılık ve baskı biçimlerini vurgulamaya çalışırlar.
Ayrıca, feminist uluslararası ilişkiler teorisi, küresel politikada geleneksel güç ve güvenlik kavramlarına meydan okur. Uluslararası ilişkilere yönelik geleneksel yaklaşımlar askeri güce ve jeopolitik etkiye öncelik verme eğilimindeyken, feministler insan hakları, ekonomik kalkınma ve çevresel sürdürülebilirliği kapsayan daha geniş bir güvenlik anlayışı savunurlar. Feministler, güvenliği daha kapsayıcı ve bütünsel terimlerle yeniden tanımlayarak, daha adil ve barışçıl bir dünya düzenini teşvik etmeyi amaçlar.
Ayrıca feminist uluslararası ilişkiler teorisi, yönetişimin her kademesinde kadınların karar alma süreçlerine katılımının ve temsil edilmesinin önemini vurgulamaktadır. Araştırmalar, kadınların barış müzakerelerine, çatışma çözme mekanizmalarına ve çatışma sonrası yeniden yapılanma çabalarına dahil edildiğinde, kalıcı barış ve istikrara ulaşma olasılığının daha yüksek olduğunu göstermiştir. Feministler, uluslararası ilişkilerde daha fazla kadın liderliğini ve güçlendirmeyi savunarak, küresel siyasette eşitsizliği ve şiddeti sürdüren ataerkil yapılara meydan okumaya çalışırlar.
Dahası, feminist uluslararası ilişkiler teorisi, ana akım uluslararası ilişkiler teorilerinin doğasında bulunan erkeksi varsayımları ve önyargıları eleştirir. Geleneksel bakış açıları genellikle savaşı, diplomasiyi ve gücü doğası gereği erkek alanlar olarak tasvir ederek saldırganlık, rekabet ve tahakküm klişelerini pekiştirir. Feministler, bu cinsiyetçi normların sadece kadınların seslerini ve deneyimlerini marjinalleştirmekle kalmayıp, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde bir şiddet ve çatışma kültürünü de sürdürdüğünü savunurlar.
tadimlik_FEMINIST-ULUSLARARASI-ILISKILER-TEORISI